Dünya genelinde en çok araştırılan deniz memelilerinden biri olan şişe burunlu yunusların, gizli bir altıncı hisse sahip oldukları ortaya çıktı. Almanya’daki Rostock Üniversitesi ve Nürnberg Hayvanat Bahçesi’nde gözetim altında bulunan iki şişe burunlu yunus, burunları aracılığıyla su altındaki zayıf elektrik alanlarını algılayabildiklerini kanıtladı.

Dolly ve Donna adlı yunuslar, kendilerine santimetre başına 125 mikrovoltun altında bir doğru akım (DC) elektrik alanı sunulduğunda, bu sinyalleri %90 doğruluk oranıyla algılayabildiklerini gösterdi. Araştırmacılar, bir yunusun Dünya’nın manyetik alanının zayıf olduğu bir bölgede yavaşça yüzdüğünde, teorik olarak vücudunun bulunduğu yerde santimetre başına yaklaşık 2,5 mikrovoltluk zayıf bir elektrik alanı oluşturabileceğini açıklıyor.

Deneyler, yetişkin şişe burunlu yunuslar ile Guyana yunuslarının burunlarındaki hassas gözenekler aracılığıyla benzer şekilde elektrik alanlarını algılayabildiklerini gösterdi. Bu bulgu, yunusların kuma gömülü haldeki küçük canlıların elektrik akımlarını algılayabilme yeteneğine işaret etmektedir.

Araştırmacılar, yunusların bu elektromanyetik duyularını yiyecek aramalarında ne kadar etkili bir şekilde kullandığını anlamak için daha fazla deneyin yapılması gerektiğini belirtiyor. Özellikle, yunusların avlarını bulmak için elektrik sinyallerini nasıl kullandıklarını vahşi doğada incelemek önemli olacaktır.

Bu keşif, deniz memelileri arasında sadece Guiana yunuslarının elektroreseptörlere sahip olduğu bilgisini ortaya koymaktadır. Yunusların bu elektrik algılama yeteneği, krater besleme adı verilen bir yiyecek arama stratejisi sırasında kullanıldığı düşünülen ekolokasyon yetenekleriyle birleşerek, avlarını daha etkili bir şekilde bulmalarına yardımcı olabilir.

Araştırmacılar, yunusların kullandığı elektromanyetik duyuların, özellikle elektrik alanlarını algılamak için ne kadar hassas olduğunu ve bu yeteneğin doğadaki davranışlarını nasıl etkilediğini anlamak için gelecekteki çalışmalara odaklanacaklarını belirtiyor. Bu keşif, deniz memelilerinin bilinen sınırları içinde daha da derinlemesine bir anlayışa yol açabilir ve doğanın bu ilginç sakinlerinin dünya üzerindeki rolünü daha iyi anlamamıza katkı sağlayabilir.