1990 yılında Amerikalı sanatçı Jim Sanborn tarafından tasarlanan ve aynı yıl Virginia, Langley’deki CIA Genel Merkezi’ne yerleştirilen Kryptos isimli heykel, ilk bakışta oldukça sıradan görünüyor. Bakırdan yapılan heykel, yatay bir S harfini andırırken üzerinde rastgele yerleştirilmiş harf dizileri bulunuyor. Ancak bu heykel, göründüğünden çok daha fazlasını saklıyor. Çünkü Kryptos, oldukça gizemli şifreler içeriyor ve şu ana kadar, heykelin sırları bile CIA çalışanları tarafından çözülememiş durumda. Detaylara bir göz atalım.
Heykeli yapan Jim Sanborn, 14 Kasım 1945’te dünyaya geldi, ABD’nin önde gelen kurumlarında sanat ve sosyoloji eğitimi aldı
Sanborn, özellikle heykel sanatı konusundaki eserleri ile ön plana çıktı. Yıllar içinde birçok ünlü müzede sergilendi. Birçok popüler heykelin yaratıcısı olan Sanborn, ABD’nin önemli sanatçılarından biri haline geldi. Ancak adını tarihe unutulmaz bir şekilde yazdıracak eseri, estetik açıdan çok büyüleyici sayılmazdı, hatta olağanüstü görkemli bir eser de değildi. Ancak bu eser, büyük bir gizem taşıyordu ve tarihe büyük bir etki bıraktı.
Jim Sanborn, 1990 yılında CIA Genel Merkezinde sergilenmek üzere bir heykel yaptı
Yunanca “gizli” anlamına gelen Kryptos isimli heykel, CIA’nın Langley, Virginia’daki merkez binasının girişine 3 Kasım 1990 tarihinde yerleştirildi.
Yatay bir S harfi şeklinde tasarlanan bakır heykelin üzerinde, Latin alfabesindeki harfler rastgele bir şekilde sıralanmıştı
Heykel dört farklı bölümden oluşuyordu ve üzerinde 1.800 karakter bulunuyordu. Ancak pek çok insanın düşündüğünün aksine heykelin üzerindeki karakterler, rastgele bir şekilde yerleştirilmiş anlamsız harf yığınları değildi. Evet, ilk bakışta bakırdan yapılmış sıradan ve anlamsız bir heykel gibi görünüyordu. Oysa Kryptos gerçekte, CIA merkezinde yerleştirilen büyük bir gizem, büyük bir meydan okumaydı!
Jim Sanborn, heykeldeki şifrelerin 10 yıl içerisinde çözüleceğini düşünüyordu
Çünkü heykeldeki harfler, karmaşık bir şifreleme yöntemi kullanılarak heykele işlendi, ama şaşırtıcı bir şekilde, CIA merkez binasının girişinde bulunuyordu! Sanborn, heykelin ilk 3 bölümündeki şifrelerin 4 ila 6 yıl içinde çözüleceğini düşünüyordu ve bilinçli bir şekilde 4. bölümdeki sırları daha karmaşık hale getirdi, bu nedenle en fazla 10 yıl içinde açığa çıkacaktı. Ancak işler, beklediği gibi gelişmedi. Kryptos’un sırrı, 33 yıl geçmesine rağmen hala tam olarak çözülemiyor…
Sayısız CIA çalışanı, Kryptos’un gizemini çözebilmek için yoğun çaba harcadı
Bu heykel o kadar gizemli ki, CIA Genel Merkezi’nde çalışanlarını resmen deli ediyordu. Bu kadar uzun süre boyunca sırrı çözülemeyen bir heykel, CIA’deki uzmanların sinirlerini geriyor ve hatta gizlilik ve şifre çözme alanında uzman olan isimler bile çözme konusunda başarısız kalıyorlardı. Sonuç olarak, NASA’daki bilim insanlarından yardım istemek zorunda kaldılar!
CIA’da çalışan bilgisayar uzmanları, bu gizemi çözebilmek için özel programlar geliştirmeye başladılar ve CIA’in önde gelen kriptografları bu konuda ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorlardı. Ancak, ne yazık ki, başarılı olamadılar. Bu sırrı çözmek için 1998 yılına kadar beklemek zorunda kaldılar!
CIA için çalışan David Stein isimli bilim insanı 1998 yılında Kryptos’un gizemini çözdüğünü açıkladı!
Rastgele dizilmiş harflerin, nasıl bir şifreleme yöntemi ile sıralandığını ortaya çıkarmış, anlamsız gibi görünen harflerden anlamlı bir bütün oluşturmayı başarmıştı. Üstelik yalnızca kalem ve kâğıt kullanarak! Fakat David Stein tarafından hesaba katılmayan bir şey vardı… Bu şifreleme yöntemi, harflerin özel bir anahtar kullanılarak yer değiştirmesiyle çalışıyordu. İşte bu yöntemle rastgele harfler, anlam kazanan bir düzene getiriliyordu.
Heykelin ilk bölümünde “Gölge ve ışıkların yalanları arasında, hayallerin detayları vardı.” yazılıydı
İkinci bölüm, heykeltıraştaki gerçek gizemin, 1990’lı yıllarda CIA Direktörü olarak görev yapmış olan William H. Webster’ın elinde bulunan bir kodla açığa çıkarılabileceğini ima ediyordu. Heykelin yakınlarındaki bir konumu işaret eden koordinatlar da verilmişti.
Üçüncü bölümde ise 1922 yılında Antik Mısır Firavunu Tutankamon’un mezarını keşfeden Arkeolog H. Carter’ın günlüğünden bir bölüm aktarılmıştı: “Enkazın engellediği kapı boşluğundan yavaşça dışarı çıkardım. Ellerim titriyordu ve sol tarafta küçük bir boşluk açarak alanı genişletebildiğimde, elimdeki mumun ışığıyla zorlukla karanlığı görebildim. Dışarı çıkan sıcak hava mum alevini titretti. Sisler arasında gizlenen her şey ortaya çıktı. Bir şeyler görebiliyor musun?” Ancak 4. bölümün şifresi çözülemedi!
Sanborn tarafından yapılan heykeldeki şifreler kademeli olarak zorlaşıyordu
Aslında, bu bölüm en az harf içeren bölümdü. Ancak Sanborn, burada diğer bölümlerden farklı bir şifreleme yöntemi kullanarak ve şifreyi daha karmaşık hale getirmek amacıyla gereksiz karakterler ve yazım hataları eklemişti.
Birçok şifre uzmanı, 4. bölümün nasıl oluşturulduğunu çözmek için uğraşsalar da, kullanılan şifreleme yöntemini dahi ortaya çıkaramadılar.
Jim Sanborn, Kryptos heykelindeki 4. bölümün şifresini çözmek isteyenler için farklı ipuçları paylaştı
İlk kez 2010 yılında ortaya çıkan bir ipucuna göre, 4. bölümde yer alan 97 harf içinde, 64 ila 69 arasındaki harfler “Berlin” kelimesine karşılık geliyordu. 2014’te sunulan bir başka ipucu, 70. ve 74. harfler arasında “Saat” kelimesinin bulunduğunu belirtti. Son olarak, 2020 yılında paylaşılan son ipucunda, 23 ile 34 arasındaki harfler arasında “KUZEYDOĞU” yazılı olduğu açıklandı. Ancak tüm bu ipuçlarına rağmen, 4. bölüm hala büyük bir gizem taşıyor ve çözülememiş gibi görünüyor…
Jim Sanborn 4. bölümde yazılanların çözülmesi halinde bile, heykeldeki asıl gizemin deşifre edilemeyeceğini belirtiyor
Amerikalı bir sanatçının heykeldeki sırrı açıklamak için tahmin ettiğinden daha fazla zaman harcadığını ve bu süre zarfında heykeli bir açık artırmada satarak elde edilen geliri bir yardım kuruluşuna bağışlamayı düşündüğünü ifade ediyor. Ancak sanatçı, heykelin gerçek gizeminin hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayacağını da belirtiyor. Sanatçı bu konuda şunları söylüyor: “Yazdıklarımı okuyabilirler, ancak ne yazdığımı anlayamazlar. Heykelin sırrını çözdükten sonra keşfetmeleri gereken şeyler vardır, ancak orada gerçek anlamını asla keşfedemeyecekleri şeyler bulunur. İnsanlar her zaman ‘bununla ne demek istedi’ sorusunu sormaya devam edecekler.
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.