Annie Maunder ve Alice Everett, 19. yüzyılın öncülerinden iki İngiliz kadın astronomdur. Birçok yıl boyunca adlarına yeterince dikkat çekilmeyen çalışmaları, sonunda hak ettikleri takdiri kazanıyor. Astronomi dünyasının önemli isimlerinden olan bu kadınlar, evreni inceleme yolundaki katkıları nedeniyle büyük bir onura layık görüldüler.
Maunder ve Everett, 1880’lerde Cambridge’deki Girton Koleji’nde matematik okurken tanıştılar ve İngiliz Astronomi Derneği’nin (BAA) ilk üyelerinden oldular. Bu dönemde kadınların bilimsel başarıları genellikle göz ardı edilirdi ve bu iki cesur kadın, yıldızların haritasını çıkarmak gibi önemli çalışmalarını, düşük ücretler karşılığında yapmaya karar verdiler.
Maunder ve Everett, bilimsel katkılarının tanınmadan geçen yılların ardından sonunda hak ettikleri değeri alıyorlar. Onların anısına, iki asteroide Annie Maunder ve Alice Everett’in isimleri verildi. Bu, kadınların astronomi alanındaki katkılarının kalıcı olarak anılmasının bir göstergesi.
1948 yılına kadar Cambridge’deki kız öğrencilerin sınavlarını başarıyla geçmelerine rağmen, Maunder ve Everett’e derece verilmedi. Mezun olduktan sonra, Kraliyet Gözlemevi’nde “bayan bilgisayar” olarak çalışmaya başladılar. Bu dönemde, yıldızların konumlarını ölçerek astronomik tablolara dönüştürdüler.
Annie Maunder, Kraliyet Gözlemevi’nde çalışırken, patronu Edward Walter Maunder ile evlendi ve görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Ancak astronomiye olan tutkusu hiç bitmedi ve eşiyle birlikte dünya genelinde keşif gezilerine çıkarak büyük bir başarı elde etti. Maunder, Güneş tutulmalarını fotoğraflamak da dahil olmak üzere birçok önemli gözlemi gerçekleştirdi ve teknik açıdan zorlu bir iş olan güneş lekelerini kaydetti.
Bu öncü İngiliz kadın astronomlar, cesaretleri ve kararlılıkları ile bilim dünyasına büyük katkılarda bulundular ve artık hak ettikleri saygıyı kazanmış durumdalar. Onların mirası, gelecek kuşaklar için ilham kaynağı olmaya devam edecek.
Cambridge Üniversitesi’nde 1948’e kadar kadın öğrencilerin sınavlardaki başarısı diplomalara yansımasa da, Alice Everett ve Annie Maunder gibi iki parlak kadın, bilime ve astronomiye katkılarıyla unutulmaz izler bıraktılar. Her ikisi de sınavları dereceyle geçmelerine rağmen derece alamadılar, ancak bu onları bilimsel dünyada engelleyemedi.
Mezun olduktan sonra, Annie ve Alice, Greenwich’teki Kraliyet Gözlemevi’nde “bayan bilgisayarlar” olarak görev aldılar. Burada, yıldızların konumlarını ölçerek astronomik tablolara dönüştürerek astronomlara yardım ettiler.
Frost,
“Bayan bilgisayarlar, yıldızların gizemini çözmek için kritik bir rol oynadı” diyor.
Daha sonra, Maunder çifti Güneş lekelerini incelemek için ünlü “kelebek diyagramı”nı geliştirdi. Ancak ne yazık ki, Annie Maunder’ın adı bu çalışmaların ortak yazarı olarak geçmedi. Walter Maunder, genellikle tek imza olarak kaldı, ancak bir popüler astronomi kitabının ön sözünde, metnin “neredeyse tamamen eşinin eseri” olduğunu kabul etti.
Annie Maunder, sadece erkeklerin kabul edildiği Kraliyet Astronomi Derneği’ne üye olma talebi 1916’ya kadar reddedilen bir bilim kadınıydı. Bilimsel makaleler sunamadı ve eşine bağımlıydı, özellikle Güneş lekelerinin asimetrik doğası hakkındaki tartışmalı keşiflerini aktarmak için. Ancak bu onun azminin bir göstergesiydi. Bir kamera almak için Girton Koleji’nden fon talep etti ve 1898’de Güneş’ten gelen 10 milyon kilometrelik bir akıntının kanıtını elde etti.
Diğer yandan Alice Everett, 22.000 yıldızın konumunu gözlemleyip ölçerek ve yıldız yörüngeleri üzerine iki makale yayınlayarak astronomi sahnesine katkıda bulundu. Ancak bir kadın astronom olarak para kazanmakta zorlandı. Bir büyük gözlemevinde görev teklifi aldı, ancak uygulama zorlukları nedeniyle geri çekildi. Yine de pes etmeyen Alice, 35 yaşında optik alanında çalışmaya başladı ve 1903’te Londra Fizik Derneği dergisi için makale yazan ilk kadın oldu. Emekli olmadan önce Ulusal Fizik Laboratuvarı’nda fizikçi olarak ikinci bir kariyere başladı ve 60 yaşında elektrik mühendisi olarak üçüncü bir kariyere başladı.
Alice Everett ve Annie Maunder, engelleri aşarak bilimsel dünyada iz bırakan iki güçlü kadın, bugün hala ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Onların hikayeleri, cinsiyet ayrımcılığının üstesinden gelme ve bilimde başarı için kararlılık göstermenin önemini vurguluyor.
John Logie Baird, televizyonun mucidi olarak bilinir ve televizyon optikleriyle ilgili ortak patentler için John Frost ile başarılı bir işbirliği yürüttü. Muhtemelen 1926 yılında, televizyon görüntülerini ilk defa izlemek için önemli bir adım attılar.
Frost,
“Erken dönem televizyon teknolojisinin öncülerinden biri olarak kabul edilir ve Kraliyet Televizyon Derneği’nin kurucu üyelerindendir.” dedi.
Girton Koleji Müdiresi Dr. Elisabeth Kendall, Everett ve Maunder adlarının asteroitlere verilmesiyle dünyanın bu iki bilim insanının astronomi alanındaki önemli katkılarını takdir ettiğini ve bu sadece geçmişi anmakla kalmayıp aynı zamanda geleceği de ilham verici bir şekilde şekillendirmekle ilgili olduğunu söyledi.
Sonraki Yazı
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.