Yeni bulgulara göre, solaklık ile genetik varyantlar arasında ilginç bir ilişki bulunmuştur.
Max Planck Psikodil Bilimi Enstitüsü’nden araştırmacılar, 350.000’den fazla bireyin genetik verilerini inceleyerek bu sonuca ulaşmışlardır.
Araştırma, solaklıkla ilişkilendirilen nadir kodlama faktörlerinin, beyinle ilgili bozukluklarla benzerlikler ve farklılıklar taşıdığını göstermektedir. Özellikle, solakların nörogelişimsel bozukluklara daha yatkın olduğu ve el becerisi ile dil arasında güçlü bir ilişki olduğu belirlenmiştir.
Doğadaki yönelimlerin, biyolojik sistemlerde yaygın olduğu bilinmektedir. Örneğin, proteinlerin yapı taşları genellikle solak olarak tanımlanırken, DNA’nın sağa doğru dönüş yaptığı bilinmektedir. Bununla birlikte, insan nüfusunun sadece yaklaşık %10’unun solak olması, araştırmacıları şaşırtmaktadır.
Araştırmacılar, genel eğilimin coğrafi bölgeler arasında tutarlı olduğunu ve insanlık tarihinde sabit kaldığını belirtmektedirler. Solaklık oranlarının neden belirli bir düzeyde tutulduğu ve bazı popülasyonlarda diğerlerine göre daha yüksek olduğu henüz tam olarak açıklanmamıştır. Ancak, bu bulgular genetik faktörlerin solaklıkla ilişkili olduğunu göstermektedir, bu da gelecekteki araştırmalar için önemli bir alan oluşturmaktadır.
Beyin asimetrisinin el hakimiyetine yol açtığı bilinir ve bu asimetri hayatın erken dönemlerinde oluşmaya başlar; hatta bir bebeğin el tercihi anne karnındayken bile fark edilebilir.
Araştırmacılar, sol elimizin bazı görevleri üstlenirken diğer elimizin pasif olduğu gibi durumları yöneten genlerin tanımlanması konusunda çalışmalarını sürdürmektedirler. 2019’da yapılan bir araştırma, solaklığa bağlı ilk dört genetik bölgeyi belirlemiştir. Daha sonraki bir çalışma, solak olmayı etkileyen 41 gen varyantını keşfetmiştir.
Bu genler arasında, mikrotübül bileşenleri olan tübülinler veya mikrotübül ile ilişkilendirilmiş proteinleri kodlayanlar da bulunmaktadır. Araştırmacılar, nadir gen varyantlarının solaklık üzerindeki etkilerini belirlemek için İngiltere Biyobank’tan 350.000’den fazla insanın genetik verilerini inceledi. Analizler, solak ve sağ eli kullanan bireyler arasında belirli genlerin dağılımını inceledi ve nadir gen değişikliklerinin solaklık üzerindeki etkilerini hesapladı.
Araştırmacılar, solak olan bireylerin, mikrotübül oluşturan TUBB4B adlı bir genin nadir kodlama varyantlarına sahip olma olasılığının daha yüksek olduğunu tespit ettiler. Mikrotübüller, hücrelere şekillerini veren sitoskeletonun bir parçasıdır ve nöron gelişimi için önemlidir.
Nörodejeneratif hastalıklarla ilişkilendirilen dokuz gen arasında solaklıkla herhangi bir ilişki belirlenmemiştir. Araştırmacılar, mikrotübüllerin bireyler arasındaki solaklık farklılıklarına nasıl etki ettiğini henüz tam olarak anlamadıklarını belirtmektedirler, ancak bu durumun beyin gelişimine erken dönemde katkıda bulunabileceği düşünülmektedir.
Ancak, araştırmacılar DSCAM ve FOXP1 genlerindeki değişikliklere sahip insanların muhtemelen solak olma olasılığının daha yüksek olduğunu bulmuşlardır, ki bu genler daha önce otizmle ilişkilendirilmiştir.
Çoğu solak bireyin otizmle ilişkisi bulunmamaktadır. Ancak, solaklığın gen değişikliklerine bağlı olarak daha yüksek olma eğilimi gösterdiği düşünülmektedir. DSCAM veya FOXP1 genlerindeki mutasyonlar otizme katkıda bulunduğunda, beynin sol-sağ eksenindeki gelişimde değişikliklere neden olabilir.
Francks ve ekibi, daha geniş kapsamlı çalışmalarda nadir gen değişikliklerinin solaklıkla ilişkili daha fazla geni ortaya çıkaracağına inanmaktadır.
Etiketlendi:
- bilim
Sonraki Yazı
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.