Türkiye’de Her 20 Kişiden Biri DEHB ile Yaşıyor
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk çağının en yaygın nörogelişimsel bozukluklarından biri olarak biliniyor. Genellikle yetişkinlik dönemine kadar süren bu bozukluk, bireylerin eğitim, iş ve sosyal yaşamını olumsuz yönde etkileyebiliyor.
DEHB, dikkat eksikliği, hiperaktivite veya dürtüsel davranışlar şeklinde kendini gösteriyor. Bu belirtiler, kişilerin günlük yaşantılarında ciddi zorluklara yol açabiliyor. Önceden ADD (Dikkat Eksikliği Bozukluğu) olarak da bilinen bu durum, zamanla DEHB olarak tanımlanmaya başlandı.
Tarihçesi ve DSM’nin Evrimi
DEHB’nin ilk klinik tanımı 1902 yılında İngiliz pediatrist Profesör George Still tarafından yapıldı. Still, dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlar sergileyen çocukları tanımlayan çalışmalar yapmıştı. O dönemde bu çocuklar, genellikle itaatkar olmayan ve duygusal olarak aşırı tepkiler veren bireyler olarak gözlemleniyordu.
Bu anlayış, zamanla gelişti ve Ruh Sağlığı ve Nörogelişimsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM) içinde yerini aldı. DSM, psikiyatristlerin ve diğer sağlık profesyonellerinin, zihinsel sağlık ve nörogelişimsel bozuklukları tanımlamaları için kullanılan standart bir kılavuzdur.
DSM’nin ilk baskısında (1952) bu tür bir bozukluğa özgü bir kategori bulunmazken, 1968’de yayımlanan ikinci baskıda “çocukluk veya ergenlik dönemi hiperkinetik tepkisi” adı altında yer aldı. 1980’lerin başında ise “Dikkat Eksikliği Bozukluğu” (ADD) tanımı eklendi ve hiperaktiviteli ve hiperaktivitesiz olmak üzere iki alt tipe ayrıldı. 1987’de yapılan gözden geçirmeyle birlikte, ADD yerini DEHB’ye bıraktı ve bugün bilinen üç alt tipiyle tanımlandı:
- Ağırlıklı olarak dikkat eksikliği olan,
- Ağırlıklı olarak hiperaktif-dürtüsel,
- Kombine (her iki özelliği de barındıran).
Neden ADD’den DEHB’ye Geçildi?
Bu değişiklik, hiperaktivitenin varlığı veya yokluğu gibi konularda yaşanan tartışmalar nedeniyle gerçekleşti. Ayrıca, dikkat eksikliği teriminin her iki alt tip arasında benzer mi yoksa farklı mı olduğu sorusu da bu değişikliği tetikleyen faktörler arasında yer aldı.
DEHB Nasıl Teşhis Edilir?
Günümüzde DEHB, DSM-5 kriterlerine göre teşhis ediliyor.
DSM-5’te belirtilen DEHB’nin üç alt türü şunlardır:
- Dikkatsizlik alt tipine sahip kişiler, konsantrasyonunu sürdürmekte zorluk çekerler, dikkatleri çabuk dağılır ve unutkandırlar, sık sık eşyalarını kaybederler ve ayrıntılı talimatları takip edemezler.
- Ağırlıklı olarak hiperaktif-dürtüsel. Bu alt tipe sahip kişiler hareketsiz kalmayı zor bulurlar, yapılandırılmış durumlarda sürekli hareket etme ihtiyacı duyarlar, sık sık başkalarının sözünü keserler, hiç durmadan konuşurlar ve öz kontrol konusunda zorluk çekerler.
- Kombine alt tipe sahip olanlar, dikkatsiz ve hiperaktif-dürtüsel olanların özelliklerini yaşarlar.
Kültürel Farklar ve Tanıdaki Değişiklikler
DEHB’nin tanımı ve teşhisi, kültürel ve yerel faktörlere göre değişiklik gösterebiliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan klinik çalışmalar, bu bozukluğun daha geniş bir tanımını popüler hale getirdi. Ancak bazı uluslararası uzmanlar, bu geniş tanımın her ülkede farklı sonuçlar doğurabileceğini ve gençlerin eğitim ve davranış üzerindeki etkilerinin ülkesel özelliklerle şekillendiğini vurguluyor.
DEHB’nin tanımı zamanla değişse de, bu bozukluğun okul, iş ve sosyal yaşam üzerindeki etkileri hâlâ birçok kişinin hayatını etkiliyor. Tedavi ve farkındalık çalışmaları, bu bireylerin yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor.
Sonraki Yazı
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.