Yeni Çalışma, Kilo Kaybının Kanser Riskini Artırması ile İlgili Şaşırtıcı Bir Bulguyu Ortaya Koyuyor!
Aşırı kilo, kanser dahil birçok sağlık sorunuyla ilişkilendirilmiştir. Araştırmalar, obezitenin en az 13 kanser türüyle ilişkilendirildiğini göstermiştir.
Kuzey Amerika, Avrupa ve Orta Doğu gibi bazı bölgelerde, obezite tüm kanser vakalarının %9’una kadar katkıda bulunmaktadır. İngiltere’deki kadınlarda önümüzdeki 25 yıl içinde kanserin başlıca nedeni haline bile gelebilir. Dolayısıyla kilo vermek açıkça önemli bir sağlık hedefidir. Ancak, son yapılan bir çalışma beklenmedik bir sonuç üretti. Kilo kaybının, kilo vermeyenlere kıyasla kilo vermenin ardından 12 ay boyunca kanser oranıyla önemli ölçüde ilişkilendirildiği bulundu.
Çalışma, ortalama 28 yıl boyunca izlenen yaklaşık 160.000 sağlık profesyonelinin verilerini kullandı. Bu kişiler 2016’ya kadar her iki yılda bir sağlık ve yaşam tarzı detaylarını raporladılar. Araştırmacılar kilo değişimlerine özel bir önem verdiler.
Katılımcılar, kilo kaybının ne kadar kasıtlı olduğuna bağlı olarak üç gruba ayrıldı: hem diyeti hem de egzersizi geliştirenler için “yüksek”, diyet veya egzersizde iyileşme gösterenler için “orta” ve her ikisinde de belirgin iyileşme olmayanlar için “düşük” grubu oluşturuldu.
Katılımcılar arasında çarpıcı bir bulgu ortaya çıktı: Vücut ağırlığının %10’unun üzerinde kaybeden kişiler, takip eden yıl içinde kanser teşhisi alma riski önemli ölçüde daha yüksekti.
Ancak, tüm kanser türleri kilo kaybıyla eşit şekilde ilişkilendirilmemişti. Çalışma, kilo kaybı ile üst sindirim sistemi (yemek borusu ve mide), karaciğer, pankreas ve safra kanalları kanserleri arasında güçlü bir bağlantı buldu.
Bu türler için risk çok daha yüksekti, şanslar üç ila yedi kat arasında artıyordu. Bağırsak ve akciğer kanseri için bağlantı daha zayıftı, ancak meme, prostat ve sadece kadınları etkileyen kanserlerin olasılığını etkilemediği görüldü.
Çalışmanın yazarları dikkatli olmakta.
Araştırmalarının bazı sınırları olduğunu biliyorlar. Birincisi, insanların kendi ağırlıklarını bildirmelerine dayandılar, bu her zaman doğru olmayabilir.
Ayrıca, katılımcıları her iki yılda bir kontrol ettiler, bu da bazı detayların gözden kaçmasına neden olabilir. Ayrıca, çalışma çoğunlukla kanser konusunda daha bilinçli olabilecek ve sağlık hizmetlerine daha iyi erişime sahip olabilecek ABD’li sağlık profesyonelleri üzerineydi.
Özellikle, risk, kilo verme konusunda en az çaba sarf edenlerde (“kilo verme niyeti düşük” olarak sınıflandırılanlar) en yüksekti. Bu nedenle, daha yakından incelendiğinde, bu çalışma, kilo verme nedeni açık olmayan kişiler için hangi kanserlerin sorumlu olabileceğini ortaya koymaya yardımcı olabilir.
Diğer yandan, kilo vermenin amaçlı olarak yapılmasının faydalarını gösteren çok sayıda kanıt var. Örneğin, 2022’de yayımlanan bir çalışma, önemli yaşam tarzı değişiklikleri yapan insanların obeziteyle ilişkili kanser riskinin %16 daha düşük olduğunu buldu. Aynı yılda yapılan başka bir çalışma, kilo verme ameliyatının kanser riskini büyük ölçüde azalttığını ve kanserden ölme riskini azalttığını buldu. Dolayısıyla kilo yönetiminin kanseri önleme konusundaki kanıtlanmış faydalarını hatırlamak önemlidir.
Kilo yönetimi karmaşık bir alandır ve ilaç, cerrahi ve yaşam tarzı değişikliklerini içerir. Gelecekte, sağlık ihtiyaçlarına daha iyi uyan kilo hedefleri belirlememize yardımcı olacak daha derin bir anlayış sayesinde yaklaşımları daha iyi uyarlayabiliriz.
Araştırmalar, yaşlılıkta hafif kilolu olmanın bir zamanlar düşündüğümüz kadar kötü olmayabileceğini ve hatta daha uzun yaşamla ilişkilendirilebileceğini göstermektedir. Küresel bir obezite salgınıyla karşı karşıya olduğumuzda, bu bilgi kilo yönetimi ve kanser önleme yaklaşımlarını uyarlamaya yardımcı olur.
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.