Günlük yaşamımızın vazgeçilmezi olan mikrodalga fırınlar, hızlı ve pratik yemek hazırlamanın en büyük yardımcılarından biri olarak kabul edilirken, uzmanlar mikrodalga fırında plastik kapların kullanımının potansiyel sağlık riski taşıdığı konusunda uyarıda bulunuyor. Aslında, pek çoğumuz bu konuda bilinçlendirilmiş olsa da, “mikrodalgaya uygun” olarak etiketlenen plastik gıda kapları hala mağazaların raflarında yer alıyor. Sonuç olarak, bu durum tüketiciler arasında bir kafa karışıklığına neden oluyor.
Geçtiğimiz ay yayınlanan bir araştırma, plastik gıda kaplarının mikrodalga fırında kullanılmasıyla mikroplastik parçacıkların açığa çıkabileceğini gösterdi. Bu araştırma, bilim insanlarının dikkatini çeken ve sağlık konusunda kaygı yaratan önemli bir bulguyu öne çıkardı. Araştırmayı yürüten Lincoln Üniversitesi’nden Kazi Albab Hussain, aynı zamanda bir baba ve çevresel nanoteknoloji alanında çalışmalar yürüten bir bilim insanıdır. Hussain, yaptığı bir röportajda araştırmasına neyin ilham verdiğini anlatıyor: “Bebeğimin yiyeceklerini koyduğum plastik kaplar, bu çalışmayı yapmamı sağlayan ana etkendi.” Hussain, özellikle bebek mamalarının içine karışan milyonlarca plastik partikülün varlığını fark ettikten sonra bu konuya daha fazla dikkat etmeye başlamış. Hussain ve ekibi, bu endişeleri bilimsel bir perspektife taşımak için plastik gıda kapları üzerine bir çalışma gerçekleştirdi. Yaptıkları deneylerde, mikrodalga fırında ısıtılan plastik kapların mikroplastik parçacıkların ve hatta daha küçük nanoplastiklerin oluşumuna yol açtığını gösterdiler.
Bu sonuçlar, plastik kapların mikrodalga fırında kullanılmasının çevremize ve sağlığımıza ne denli ciddi bir etki yapabileceğini vurguluyor. Son yıllarda yapılan çeşitli araştırmalar, mikroplastiklerin okyanuslardan topraklara ve vücutlarımıza kadar her yerde varlığını sürdürdüğünü gösteriyor. Ancak Environmental Science & Technology dergisinde yayınlanan bu yeni araştırma, plastik kapların mikrodalga fırında kullanımının mikroplastikleri ortaya çıkarabileceğini ve bu durumun sağlık açısından ciddi bir tehlike oluşturabileceğini öne sürüyor.
Yeni bir araştırma, bebeklerin plastik maddelere maruz kalmanın yetişkinlere göre daha fazla risk oluşturabileceğini gösteriyor. Trinity College Dublin kimya profesörü John Boland liderliğindeki bir ekip, plastik maddelerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini daha derinlemesine inceledi. Araştırmanın sonuçları, özellikle mikroplastiklerin bebeklerin sağlığını olumsuz etkileyebileceğini gösteriyor.
Plastiğe maruziyetin insan sağlığı üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılmamış olsa da, bu alandaki araştırmaların artması gerektiği vurgulanıyor. Profesör Boland’a göre, plastik partiküller vücuda girdiklerinde kendilerini proteinlerle kaplayarak bağışıklık sistemini atlatabiliyorlar. Mikroplastikler ayrıca vücuda zararlı mikropları taşıyarak içeri girebiliyorlar.
Araştırmanın odak noktası, bebeklerin vücutlarının plastiklere karşı nasıl tepki verdiğiydi. Plastiklerin vücutta nasıl etkiler yarattığını anlamak için bebek maması kapları içindeki sıvılarla embriyonik böbrek hücrelerini test ettiler. Bu deneyler, mikroplastiklerin ve nanoplastiklerin bu hücreler üzerinde olumsuz etkilere yol açabileceğini gösterdi. Araştırma ekibi, bebek maması kaplarını farklı koşullarda test etti. Özellikle, mikrodalga fırında ısıtılan polipropilen kaplarda en fazla mikroplastik ve nanoplastik tespit edildi. Profesör Boland, bu sonuçların mikroplastiklerin sağlık açısından ciddi bir tehlike oluşturabileceğini düşündürdüğünü belirtiyor. New York Üniversitesi Grossman Tıp Fakültesi profesörü ve Çevresel Tehlikeleri Araştırma Merkezi direktörü Leonardo Trasande, plastiklerin vücuttaki savunma sistemini aşarak hormonları etkileyebileceğini söylüyor. Bu durum, cinsel gelişimden doğurganlığa kadar bir dizi sağlık sorununa neden olabilir.
Araştırmacılar, bu bulguların plastiklerin sağlık üzerindeki etkilerini daha fazla inceleme gerekliliğini gösterdiğini vurguluyor. Plastiklere maruziyetin uzun vadeli etkilerinin daha fazla araştırılması ve olası sağlık risklerinin anlaşılması önem taşıyor. Araştırmacılar, gelecekte ürün etiketlerinde “mikroplastik içermez” gibi ibarelerin yer alacağı umudunu taşıyorlar.
Gıda endüstrisinin plastik kullanımı, hem ekonomik avantajları hem de işlevselliği nedeniyle uzun yıllardır devam ediyor. Ancak uzmanlar, plastiklerin oluşturduğu tehlikeler konusundaki endişelerin arttığını belirtiyorlar. Plastiklerin ucuzluğu ve işlevselliği, şirketleri kullanmaya teşvik etse de, çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlar giderek daha fazla gündeme geliyor.
Plastik kaplardan gıdalara sızan mikro ve nanoplastiklerin yanı sıra, plastiklerin ısı ile parçalanması sonucu ortaya çıkan kimyasal katkı maddelerinin tehlikeleri de göz ardı edilemez. Araştırmacılar, plastik polimerler ile bu kimyasal katkı maddeleri arasındaki ayrımın zor olduğunu ve her ikisinin de muhtemelen toksik olduğunu belirtiyorlar. Bu durum, plastiklerin uzun vadeli etkileri konusunda endişeleri artırıyor.
Polipropilen gibi yaygın olarak kullanılan plastik maddeler, FDA tarafından gıdaya teması (mikrodalgada bile) güvenli olarak kabul ediliyor. Ancak bazı uzmanlar, bu tür değerlendirmelere katılmıyorlar. Araştırmacılar, plastiklerin mikrodalgada kullanımının güvenli olup olmadığı konusunda farklı görüşlere sahip. Örneğin, eski bir EPA bölge yöneticisi ve plastik kirliliği konusunda mücadele eden Beyond Plastics’in başkanı Judith Enck, mikrodalgada plastik kullanmayı 30 yıl önce bıraktığını ve plastik üreticilerinin değişikliğe direnebileceğini ifade ediyor. Enck, gıda ürünlerinin bağımsız bir heyet tarafından test edilmesi ve sonuçların yetkili kurumlara iletilmesi gerektiğini savunuyor.
Bireysel düzeyde ise uzmanlar, cam ve paslanmaz çelik gibi malzemelerin tercih edilmesini öneriyor. Bu malzemeler, plastik kaplar yerine gıdaların daha güvenli bir şekilde muhafaza edilmesine yardımcı olabilir. Aynı zamanda, sıcak sıvıların plastik kaplara dökülmemesi konusunda da uyarılarda bulunuluyor.
Plastik kullanımının gıda güvenliği ve çevresel etkileri konusundaki endişeler arttıkça, uzmanlar ve çevre savunucuları, daha sürdürülebilir alternatiflerin araştırılması ve benimsenmesi gerektiğini vurguluyorlar. Bu değişim, hem şirketlerin hem de bireylerin daha bilinçli kararlar almasına katkı sağlayabilir.
Etiketlendi:
- Haber
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.