Kavramsal sanatçı Tom Burckhardt, sanatın sınırlarını zorlayan ve geleneğe meydan okuyan eşsiz çalışmalarıyla sanat dünyasında adından söz ettirmeye devam ediyor. 35 yılı aşkın süredir eski ve atılmış kitaplarla çalışan Burckhardt, her biri özgün ve düşündürücü olan eserleriyle sanatseverleri etkilemeye devam ediyor.
1992 yılında sergilemeye başlayan sanatçı, her projesinde malzeme seçimine büyük önem veriyor. Enstalasyonları arasında öne çıkan “FULL STOP” (2005–6) adlı eseri, siyah boya, karton, ahşap ve sıcak tutkal kullanarak oluşturulmuş bir saygı duruşu ve ağıt niteliği taşıyor. Sanatçının stüdyosunu andıran bu enstalasyon, Edward Hopper’ın göbekli sobası, Jackson Pollock’un ayakkabıları ve Jasper Johns’un Savarin kutusu gibi sanat tarihi referanslarıyla dolu. Bu çalışma, Burckhardt’ın sanatın tarihine olan karmaşık tepkisini ve malzemelerin alçakgönüllüğüne olan sadakatini vurguluyor.
Göz alıcı ve düşündürücü eserlerinden bir diğeri, 2008 yılında tamamen trompe l’œil boya kutularının üzerine yaslanarak duvara yerleştirilen “SLUMP”. Burckhardt, boya kutularından testere ve çekiçlere, raflara dizilmiş sanat kitaplarına kadar sanat yapmak için gerekli olan her şeyi etkileyici bir şekilde tasvir ediyor. Bu eserle izleyiciye, sanatın evrimini ve geleceğe doğru gideceği yönü sorgulatan sanatçı, izleyicilerin düşünce dünyasında derin etkiler bırakıyor.
Kendini sadece bir sanatçı olarak tanımlamayan Burckhardt, malzemelerin çeşitliliğiyle oynayarak ve değişik tarzlarda çalışmalar üreterek sanat tarihine ve onun yeniden anlatımına meydan okuyor. 35 yıldır eski kitaplardan yola çıkarak yaptığı çalışmalarda, bulduğu kelimeleri koruyarak ve kolaj tekniğiyle farklı bir boyut kazandırarak izleyiciyi şaşırtıyor.
Burckhardt’ın eserlerinde göze çarpan bir diğer özellik, her zaman edebiyatçı olmamış olması ve sanatı için büyük iddialarda bulunmamış olmasıdır. Pahalı malzemeler yerine daha mütevazı araçlar kullanarak sanatını ortaya koyan sanatçı, etiketlerle sınırlanmaktan kaçınarak kendini ifade etme özgürlüğünü koruyor.
High Noon Gallery’deki “How We Got Into It” sergisinde yer alan eserler, Burckhardt’ın sanatsal evrimini yansıtan muhteşem bir dans gibidir. Kırmızı ve mavi tebeşirle yapılan “353 kolajlı buluntu kitap sayfası” ve onun gibi diğer eserler, izleyicileri karmaşık düşüncelere sürükleyen rahatsız edici ve vahiyvari ifadelerle doludur.
Tom Burckhardt, sanat dünyasında özgünlüğü ve cesaretiyle ön plana çıkan nadir sanatçılardan biridir. Malzemelerin sihirli bir şekilde dans ettiği eserlerinde, izleyicileri düşündürüp hayran bırakan bir sanatçı olma özelliğini taşıyor. Sanat tarihine ve geleneklere meydan okuyan bu üretken sanatçının, gelecekteki çalışmalarıyla da sanat dünyasına ilham vermeye devam edeceği kesin.
Ayobola Kekere-Ekun’un eserleri, sanatın gücünü ve gözlerin gizemini bir araya getirerek izleyicilere unutulmaz deneyimler sunuyor.
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.