“Herculaneum papirüslerinin çözülmesi için yapay zeka kullanılmaktadır. Bu, “tarihçiler için potansiyel bir hazine” olarak adlandırılan sırların aydınlatılmasına büyük ölçüde yaklaşıldığını göstermektedir. Herculaneum kütüphanesindeki papirüslerin içeriği, Vezüv Yanardağı’nın felaketinden kurtulan yazıları çözmek için yapay zeka ile analiz edilmektedir.
Tıpkı Pompei gibi Milattan Sonra 79’da Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucu yerle bir olan Herculaneum kenti, antik döneme ait birçok gizemi de beraberinde getirdi.
Kentucky Üniversitesi, bilgisayar bilimcilerine, yanmış papirüslerin içeriğini ortaya çıkarmaları için bir meydan okuma başlattı. Bu yanmış belgelerin içeriğini modern teknolojiyle açığa çıkarabilenlere para ödülü verileceği duyuruldu ve bu, araştırmalara büyük bir hız kazandırdı.
Milattan Sonra 79’da Vezüv Yanardağı’nın lavları Herculaneum’a ulaştığında, lüks bir villanın kütüphanesindeki yüzlerce antik parşömen tamamen yok olmuş gibi görünüyordu.
Ancak yaklaşık 2.000 yıl sonra, araştırmacılar kömürleşmiş kalıntılar arasında yapay zeka kullanarak metinlerden bir kelime bile çıkarmayı başardılar.”
Herculaneum Papirüsü Yapay Zekâ ile Deşifre Ediliyor: İlk Kelime Belli Oldu
Silikon Vadisi yatırımcıları tarafından desteklenen bir para ödüllü yarışma, Mart ayında, kömürleşmiş parşömenlerden okunaklı kelimeler çıkarabilen araştırmacıları ödüllendireceğini duyurdu. Bu proje, Kentucky Üniversitesi’nde bilgisayar bilimci Profesör Brent Seales tarafından geliştirildi.
Üniversitedeki dijital restorasyon girişiminde araştırmacı olarak çalışan Stephen Parsons, “Bu, rulo olarak sarılmış ve bozulmamış parşömenlerden birinden kurtarılan ilk metin,” ifadesini kullandı. Araştırmacılar o zamandan beri parşömenden daha fazla harf ortaya çıkarmayı başardılar.
Seales ve ekibi, araştırma kapsamında iki rulo parşömen ve üç papirüs parçasının binlerce 3 boyutlu X-ray görüntüsünü yayınladı. Ayrıca, mürekkebin papirüsün yapısında yaptığı ince değişikliklere dayanarak parşömenlerdeki harfleri okumak üzere eğittikleri bir yapay zekâ programını da tanıttılar.
Açılmamış hâldeki parşömenler Paris’teki Institut de France bünyesinde korunan bir koleksiyonda yer alıyor. Parşömenler üst düzey bir Romalı devlet adamına, muhtemelen de Julius Caesar’ın kayınpederi Lucius Calpurnius Piso Caesoninus’a ait olduğu düşünülen villadaki kütüphaneden çıkarılan yüzlerce kalıntı arasında yer alıyor.
Nebraska’dan Luke Farritor ve Berlin’den Youssef Nader adlı iki bilgisayar bilimi öğrencisi, meydan okumaya cevap vererek arama sürecini geliştirdiler ve parşömenlerden birinde bağımsız olarak aynı eski Yunanca kelimeye ulaştılar: “mor.” Kelimeyi ilk bulan Farritor 40.000 dolar, Nader ise 10.000 dolar para ödülüne layık görüldü.
Şu an “mor” kelimesinin çevresindeki metni okumaya devam ediyoruz. Napoli Federico II Üniversitesi’nden papirolog Dr. Federica Nicolardi, parşömen üzerinde 10 harf içeren üç satırın şu an okunabildiğini ve daha fazlasının da okunmasının beklendiğini aktardı. Yeni bir bölümde en az dört sütunluk bir metin görünüyor.
“Mor” ile Başlayan Bir Hikâye
Seales’ın açıklamasında şu şekilde konuşuyor:
“Dilimize kraliyeti, zenginliği ve hatta alaycılığı çağrıştıran, açılmamış eski bir kitaba ilk dalışımızı yapmış bulunuyoruz. Bu bağlam, önümüzde nelerin olduğunu gösterecek? Yaşlı Plinius, “Doğa Tarihi” adlı eserinde, mor rengini kabuklu deniz hayvanlarından elde edilen Tyria morunun üretim sürecine dair yazıyor. Markos İncili, İsa’nın çarmıha gerilmeden önce mor renkli elbiselerle nasıl alaya alındığını anlatıyor. Ancak bu özel parşömenin neyi tartıştığı hala bilinmez. Ancak yakında bu konuda daha fazla bilgi edineceğimize inanıyorum. Bizim için, “mor” kelimesiyle başlayan bu eski ve yeni hikaye gerçekten dikkat çekici.”
Bristol Üniversitesi’nde Yunanca profesörü olan Robert Fowler ise kütüphanede bulunabilecekler arasında Sofokles’in yeni oyunları, Sapfo’nun şiirleri, Ennius’un Yıllıkları, Livy’nin kayıp kitapları gibi metinlerin olabileceğini umut ediyor ve “Bu metinler tarihçiler için muazzam bir zenginlik olurdu,” şeklinde değerlendirme yapıyor.
“Aya Adım Atmak Gibi”
Seales, Herculaneum parşömenlerini okumayı “Ay’a adım atmak”la eş tutarken sözlerine şöyle devam ediyor:
“Dürüst olmak gerekirse metnin orada olduğunu ve bizim onu çözmemizi beklediğini biliyordum. Ancak varış sadece son adımda gerçekleşiyor. Böylesine yetenekli bir ekibin beraber çalışması sayesinde yazılanları okumak için yeni bir dünyaya adım attık. Şimdi ise onu keşfetme zamanı.”
Önceki Yazı
Sonraki Yazı
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.