Yurt dışında COVID-19 Aşılamalarından Sonra Kalp Krizleri ve Felçler Azaldı !
Sosyal medyada sıkça karşılaşılan yanlış bilgilere karşı dikkatli olmanız gerekebilir. Bu nedenle, Yurt dışında yapılan yeni bir araştırmanın sonuçlarına göz atmanız faydalı olabilir.
Bir ülke çapında gerçekleştirilen bu araştırmaya göre, COVID-19 aşılarının uygulanmasının ardından Yurt dışında kalp krizleri ve inme vakalarında, yaş gibi risk faktörleri dikkate alındığında belirgin bir azalma gözlemlendi. Ayrıca, aşıların ikinci dozları ve hatırlatma dozlarının ardından bu faydalar daha da artmıştır. Araştırma, aşıların bu tür sağlık olayları ile ilişkilendirildiğini tamamen reddedemese de, bunun olasılığını neredeyse imkânsız hale getirmektedir.
Aşıların mikroçip içerdiği gibi uç iddialar toplumda büyük tepki çekerken, aşı karşıtları bu kez kalp krizleri ve inmeleri bir korku unsuru olarak kullanmaya başladılar. Bu iddiaların içinde bir miktar gerçeklik payı bulunmaktaydı: Thrombositopeni ( kanda bulunan platelet (kan pulcuğu) sayısının normalden düşük olması durumudur. ) gibi çok nadir durumlar AstraZeneca ( uluslararası ilaç şirketidir. ) aşısı ile ilişkilendirilmişti. Bu nedenle, İngiltere 40 yaş altındaki bireylerde sadece Pfizer aşısının kullanılmasını tavsiye etti.
Başlangıçtan itibaren, aşıların getirdiği risklerin COVID-19 virüsünün risklerini fazlasıyla aştığına dair güçlü kanıtlar mevcuttu. Bu, kalp krizleri ve inmeler hariç tutulduğunda bile geçerliydi. Ancak, aşıların ölümcül etkileri olduğu iddiaları hala sürmekte ve AstraZeneca’nın ( uluslararası ilaç şirketidir. ) aşı üretimini durdurması bu iddiaları yeniden gündeme getirdi.
Bazı kişiler için kanıtlar yeterli olmayabilir, ancak Yurt dışında önde gelen üç üniversitenin katkıda bulunduğu yeni bir çalışma, bu efsaneyi test etmek amacıyla 45.7 milyon yetişkinin kimliksiz sağlık kayıtlarını inceledi. Araştırmada kullanılan veriler, COVID-19 aşılarının klinik denemelerde sadece sınırlı sayıda uygulandığı 8 Aralık 2020 tarihinden 23 Ocak 2022’ye kadar olan dönemi kapsamaktadır.
İlk doz aşıdan sonraki 13-24 hafta arasında arteriyel tromboz (kalp krizleri ve inmeleri kapsayan durumlar) oranında %10 azalma gözlemlenmiştir. Bu bulgu, daha önce yayımlanmış geniş çaplı kanıtlarla uyumludur, ancak ikinci ve sonraki aşıların etkileri konusunda daha az araştırma yapılmıştır.
İkinci ve sonraki dozlardan sonra, arteriyel tromboz oranlarında daha fazla azalma görülmüştür: Pfizer/BioNTech aşısı için %20 ve AstraZeneca aşısı için %27 oranında bir düşüş yaşanmıştır. Bu sonuçlar, derin ven trombozu gibi diğer sağlık sorunları için de geçerlidir. AstraZeneca’nın ( uluslararası ilaç şirketidir. ) gençler arasında kullanımının bırakılmasının bir hata olup olmadığı ise daha fazla araştırma gerektirecektir.
Çalışma süresince yaklaşık 97,000 trombotik olay meydana gelirken, aşıların getirdiği bu azalmalar pek çok hayatın kurtulmasına katkı sağlamıştır. Bu tür çalışmalar, her zaman bazı karışıklık faktörlerinden etkilenebilir. Araştırma yazarları, aşıların ilk olarak en savunmasız kişilere uygulanmasının sonuçları etkileyebileceğini kabul ediyor. Ancak, alternatif bir açıklamanın olasılığı oldukça düşüktür.
Yurt dışındaki bir üniversitedeki araştırmacı, “COVID-19 aşıları ve kardiyovasküler hastalıklar üzerine yaptığımız çalışma, 46 milyona yakın yetişkinin sağlık verilerini inceledi ve her aşının ardından kalp krizleri ve inme gibi yaygın kardiyovasküler hastalıkların görülme sıklığının ya benzer ya da daha düşük olduğunu bulduk” dedi. “Bu araştırma, COVID-19 aşı programının etkili ve güvenli olduğunu destekleyen büyük bir kanıtlar yığınının devamını gösteriyor ve bu programın ciddi COVID-19’dan korunma sağladığı ve dünya çapında milyonlarca hayatı kurtardığı açıktır.” Diye ekledi.
Pfizer/BioNTech aşısından sonra rapor edilen miyokardit ( kalp kasının iltihaplanması anlamına gelir ) ve perikardit ( kalbin etrafını saran ince zar tabakasının (perikard) iltihaplanmasıdır. ) artışları ile AstraZeneca’nın ( luslararası ilaç şirketidir. ) trombotik trombositopenisi ( nadir ama ciddi bir kan hastalığıdır. ) vakaları gerçekti, ancak oldukça nadirdi ve genellikle aşılamadan ilk dört hafta içinde meydana gelmiştir. COVID-19 enfeksiyonu sonrası ise ciddi kardiyovasküler hastalıklar artmaktadır. Araştırma yazarları, COVID-19 önlemesinin kardiyovasküler olaylardaki düşüşün nedeni olduğu sonucuna varmakta dikkatli, ancak bu sonuç en mantıklı açıklama olarak öne çıkmaktadır.
Miyokardit veya benzeri durumlar nedeniyle aşı olmamak, emniyet kemeri takmayı gereksiz görüp kaza geçiren bazı örnekleri göz ardı etmek gibi bir yaklaşım sergilemektir; bu, aşıların sağladığı faydaları görmezden gelmek anlamına gelir.
Araştırmacı, “Bu İngiltere çapında yapılan çalışma, COVID-19 aşılarının birinci, ikinci ve hatırlatma dozlarının kardiyovasküler güvenliğini hastalara temin eder. Aşıların ikinci ve hatırlatma dozlarının, daha az yaygın kardiyovasküler olaylar, kalp krizleri ve inmeler ile faydalarının, çok nadir kardiyovasküler komplikasyonlardan çok daha büyük olduğunu göstermektedir” dedi.
Bu bulgular, COVID-19 aşılarının kalp krizleri ve inmeler gibi ciddi sağlık olaylarının riskini azaltmadaki etkisini açıkça ortaya koyuyor. Aşıların, hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından sunduğu koruma, pandemiyle mücadelede kritik bir rol oynamaya devam ediyor. Aşıların sağlık üzerindeki olumlu etkilerini görmezden gelmek, bilimsel verileri ve halk sağlığı konusundaki kazanımları göz ardı etmek anlamına gelir. Bu nedenle, aşıların sağladığı faydaların önemini anlamak ve bunları desteklemek, herkes için en iyi sağlık sonuçlarını elde etmek adına büyük bir önem taşır. Bilimsel araştırmalar ve veriler, pandemiyi kontrol altına almak ve sağlığımızı korumak için aşıların ne kadar değerli olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Etiketlendi:
- bilim
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.