Bilim İnsanları Ulu Kurtları ( dire wolf ) Yeniden Hayata Döndürdü !
Bilim İnsanları Yaptıkları çalışmalarda, bir gri kurdun DNA’sını düzenleyerek, bu hayvanın “soyu tükenmiş” bir ulu kurt ( dire wolf ) olduğunu öne sürüyor. Ancak, bu gerçekten ulu kurt’u ( dire wolf ) geri getirmek anlamına geliyor mu?
Yurt dışında, gizli bir bölgede, iki beyaz kurt, yaklaşık bir dönümlük alanda serin bir ilkbahar gününde oturuyor. Hava serin ve çevredeki ağaçlardan soğuk bir rüzgar esiyor. 5 aylık olan bu kurtlar, soğuk havaya iyi uyum sağlamış.
Bunlar, Araştırmacıların gösterdiği kurtlar. Araştırmacı, bu kurtların, yaklaşık 10.000 yıl önce soyu tükenmiş olan ulu kurtlarının ( dire wolf ) birer örneği olduğunu söylüyor. Ulu kurtları ( dire wolf ), bir zamanlar Amerika kıtasında yaşamış büyük bir köpek türüydü ve dev yer slothları, kediler gibi büyük hayvanlarla birlikte Buzul Çağı’nda yaşamışlardı. Şirket, bu kurtların ilk kez soyu tükenmiş bir türün yeniden hayata döndürülmesi anlamına geldiğini iddia ediyor.
Bu genç kurtlar, daha yeni doğmuşken kafeste dolaşıyorlar, henüz zamanın dışında olduklarının farkında değiller. Ulu kurtları ( dire wolf ), “Game of Thrones” dizisinde, soylu Stark ailesinin sembolü olarak tanıtılmıştı ve şimdi bilim insanları, bu hayvanları – ya da en azından onlara benzeyen hayvanları – yeniden hayata döndürdüklerini söylüyor.
Araştırmacı, bu kurtların ulu kurtlarına ( dire wolf ) benzer özellikler taşıdığını belirtiyor: Modern gri kurtlardan daha belirgin omuzlar, daha geniş bir kafa yapısı ve kalın arka bacaklar. Ayrıca, ulu kurtlarının ( dire wolf ) daha büyük çenelere sahip olması gerektiği vurgulanıyor, ancak şu an için bu çenelere bakma fırsatımız olmadı. Şu anda 5 aylık olan bu kurtlar, 80 pound ağırlığa ulaşmış durumda ve büyüdüklerinde gri kurtlardan daha büyük olmaları bekleniyor. Bir diğer dikkat çekici özellikleri ise, tüylerinin beyaz olması. “Game of Thrones” dizisindeki Jon Snow’u hatırlayın.
Araştırmacı, 2021 yılında biyoteknoloji ve genetik mühendislik şirketini kurmuştu ve amacı, yünlü mamutlar, dodo kuşları ve diğer soyu tükenmiş türleri yeniden hayata döndürmekti. Ancak bu, klasik klonlama yöntemiyle yapılmıyor. Şirket, soyu tükenmiş hayvanların genetik yapısını doğrudan kopyalamak yerine, modern akrabalarının genetik yapısını düzenleyerek bu türlerin özelliklerine benzetiyor.
Araştırmacı, “Antik genleri tanımlamak ve ne yaptıklarını tahmin etmek sadece mümkün değil, aynı zamanda onları hücre hatlarına mühendislik yaparak başarılı bir şekilde yeniden oluşturup geri getirebiliyoruz. Bu gerçekten harika bir şey,” diyor. Şirket, geçtiğimiz günlerde “yünlü fare”yi tanıttı ve 435 milyon dolar yatırım alarak şu anda 10.2 milyar dolarlık bir değere sahip.
Şirket, şimdiye kadar üç ulu kurtu ( dire wolf ) üretmiş ve toplamda yedi ya da sekiz tane daha üretmeyi planlıyor. Şu anda Araştırmacıların incelediği kurtlar, Romulus ve Remus, Ekim ayında doğmuş. (Bu isimler, Roma mitolojisinde bebekken bir dişi kurdun sütüyle büyütülen ikiz kardeşlere atıfta bulunuyor.) Ocak ayında doğan üçüncü dire kurtu ise Khaleesi, ismini “Game of Thrones” dizisinin Daenerys Targaryen karakterinden almış.
Şirketin baş Araştırmacısı, ilk ulu kurtlarının ( dire wolf ) doğduğunu duyduğunda İngiltere’deydi. İki erkek kurtun doğduğunu öğrenince, “Mesajları aldım ve ‘Bunun için uyanmadığıma inanamıyorum’ dedim,” diyor. Khaleesi’nin doğumunda ise oradaydı. Şirket, Romulus ve Remus’un aynı yavru karnından geldiğini söylese de, bu tam olarak doğru değil. İki kurt, genetik olarak özdeş ama farklı anneler tarafından doğurulmuş. Bu durum, Shapiro tarafından e-posta ile doğrulandı.

Araştırmacı, bu projede çalışmanın en heyecan verici yönünün, insanların hayrete düşmesini sağlamak olduğunu söylüyor. “Bir zamanlar soyu tükenmiş bir türü yeniden hayata döndürebilmek, insanların biyolojik çeşitliliğin korunmasına bakış açısını değiştirebilir,” diyor.
Şirkete katılmadan önce, Araştırmacı, ulu kurtlarının ( dire wolf ) evrimsel geçmişini yeniden inşa etmeyi amaçlayan bir makale yazmıştı. O dönemde, başka bir yerde profesör olan Araştırmacı, şirketteki görevini de sürdürüyordu.
Bu soyu tükenmişlik projesi için Araştırmacı ve ekibi, önceki araştırmalarında dizileyip inceledikleri iki ulu kurtu ( dire wolf ) fosilinden faydalandı: Ohio’daki Sheridan Pit’ten 13.000 yıllık bir diş ve Idaho’daki American Falls’tan 72.000 yıllık bir iç kulak kemiği. Bilim insanları, bu fosillerin DNA’sını çıkararak, önceki analizden 500 kat daha fazla veri içeren bir genom oluşturdu.
Bu yeni analiz, ulu kurtlarının ( dire wolf ) evrimsel tarihini değiştirebilir. Daha önce bilim insanları, ulu kurtlarının ( dire wolf ) gri kurttan yaklaşık 5.7 milyon yıl önce ayrıldığını ve bu nedenle ulu kurtlarının ( dire wolf ), genetik olarak çakallara yakın olduğunu düşünüyorlardı. Ancak Şirket’in analizi, ulu kurtlarının, 2.5 ile 3.5 milyon yıl önce iki farklı kurt soyunun melezleşmesinin bir ürünü olduğunu gösterdi. Araştırmacı, bu yeni verileri içeren bir makalenin yakında yayımlanacağını belirtiyor.
Ulu kurtlarının ( dire wolf ) genomunu incelediklerinde, Araştırma ekibi, bu antik kurdun modern akrabalarından ayıran özellikleri belirleyebildi. Bu özellikler arasında boyut, kas yapısı, tüy rengi, tüy dokusu, tüy uzunluğu ve kürk desenleri yer alıyor. Ardından, dire kurtunun en yakın akrabası olan gri kurdun genomunu, bu özelliklere göre değiştirdiler. Şirket, gri kurdun genomunda 14 farklı gene 20 özgün düzenleme yaptığını ve bunların 15’inin dire kurtunun özelliklerine benzer genetik varyantlar üretmek amacıyla yapıldığını belirtiyor.
Ancak ulu kurtunun ( dire wolf ) genomu hala büyük ölçüde gri kurdun genomuyla aynı. Bu da şu soruyu gündeme getiriyor: Bu kurtlar gerçekten ulu kurtları ( dire wolf ) mı, yoksa sadece genetik olarak düzenlenmiş gri kurtlar mı? Araştırmacı, bu hayvanların dire kurtları olduğunu iddia ediyor ve türleşme konusunun bilim insanlarının kesin bir görüşe varamadığı bir alan olduğunu söylüyor. “Bir tür, genetik ve fiziksel özelliklerin bir kombinasyonu olarak tanımlanabilir,” diyor.
Genetik Profesörü, nihai hedefin, soyu tükenmiş bir dire kurdunun tam genomunu üretmek olduğunu söylüyor. “Önemli olan, türü tanımlayan tüm özelliklere öncelik vermek,” diyor.
Araştırmacı, yapılan genetik düzenlemelerin bu yeni hayvanları dire kurtu olarak adlandırmak için yeterince önemli olduğunu savunuyor. “Eğer bu hayvana bakıp ne yaptığını görebiliyorsak ve o bir dire kurduna benziyor ve bir dire kurdu gibi davranıyorsa, buna dire kurtu derim,” diyor.
Koruma Profesörü ise türlerin tanımlanmasında “doğal bir subjektiflik” olduğunu belirtiyor ve ekosistemdeki rollerinin, genetikten daha önemli olabileceğini vurguluyor. Ayrıca, “Soyu tükenmiş bir türü yeniden hayata döndürmek,” meselesinin “vahşi yaşam koruma” açısından büyük bir pazarlama değeri taşıdığına dikkat çekiyor.
Şirket, ulu kurtlarını ( dire wolf ) yeniden yaratmanın yanı sıra, daha az gösterişli fakat ekolojik açıdan önemli bir adım atarak yurt dışında soyu tükenmekte olan kırmızı kurtlardan da üretti. Kırmızı kurtlar, bir zamanlar yurt dışında Doğu ve Güney Merkez bölgelerinde yaygınken, yoğun yırtıcı kontrol programları ve yaşam alanı kaybı nedeniyle sayıları hızla azalmıştır. 1960’larda neredeyse soyu tükenmiş olan kırmızı kurtların sayısı, bu Şubat ayında Kuzey Carolina’da 20’den daha az kalmıştır.
Şirket, kırmızı kurtları yeniden üreterek, bu türün genetik çeşitliliğini korumayı hedefliyor. Soylarının sayısını artırmak, kırmızı kurtlar için hayati bir öneme sahip.
Sonuç olarak, bilim insanları, soyu tükenmiş türlerin yeniden hayata getirilmesi sürecinde büyüyen etik ve felsefi tartışmaları kabul ediyor. Bu biyoteknolojik adımlar, ekosistemleri canlandırmak ve korumak adına önemli bir fırsat sunuyor.
Etiketlendi:
- bilim
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.