Kabusların Otoimmün Hastalıklarla Ürkütücü Bir Bağlantısı Olabilir
Bilinçaltına yapılan rahatsız edici yolculuklar olan kabuslar, uzun zamandır hayranlık ve korku konusu olmuştur. Fakat bunlar aşırı aktif bir hayal gücünün yan ürünlerinden daha fazlası olabilir mi? Son araştırmalar, kabusların, özellikle beyinde otoimmün hastalıkların başlangıcını işaret eden bir haberci olabileceğini öne sürüyor.
Cambridge Üniversitesi’nde halk sağlığı araştırmacısı olan Melanie Sloan tarafından yürütülen çığır açıcı bir çalışma, kabuslar ile otoimmün bozukluklar, özellikle de sistemik lupus eritematozus (SLE) olarak da bilinen lupus arasında şaşırtıcı bir bağlantıyı ortaya çıkardı. Sloan’ın ekibi 676 lupus hastasını kapsayan çevrimiçi bir anket gerçekleştirdi ve hastaların neredeyse üçte birinin diğer hastalık semptomlarından önceki yıl içinde rüyalarının bozulduğunu bildirdiğini ortaya çıkardı.
Bu keşif, otoimmün hastalıkların daha önce gözden kaçan bir yönüne, yani bunların uyku ve rüya görme alanındaki potansiyel tezahürlerine ışık tutuyor. Londra’daki Guy’s ve St Thomas’ Hastanelerinden Nörolog Guy Leschziner, bu bulguların önemini vurguluyor ve şunları söylüyor: “Kabuslar aynı zamanda lupus gibi ciddi bir otoimmün durumu izlememize de yardımcı olabilir ve hem hastalar hem de klinisyenler için uyku gibi önemli bir uyarıdır. belirtiler bize hastalığın nüksetmesinin yaklaştığını gösterebilir.”
Etiyolojisi bilinmeyen kronik bir otoimmün hastalık olan sistemik lupus eritematozus, genellikle 15 ila 45 yaş arasındaki bireyleri vurur ve eklem ağrısı, ateş, yorgunluk ve diğer zayıflatıcı semptomlarla karakterize aralıklı alevlenmelere neden olur. Tanı ve tedaviyi zorlaştıran şey, birçok hastanın tartışmaya isteksiz olduğu kabuslar ve halüsinasyonlar da dahil olmak üzere nöropsikiyatrik semptomların subjektif doğasıdır.
Çalışma sadece lupus hastaları arasında kabusların yaygınlığını vurgulamakla kalmıyor, aynı zamanda otoimmün hastalıklar ile diğer bağlamlardaki sıkıntı verici rüyalar arasında potansiyel bir bağlantı olduğunu da ortaya koyuyor. Örneğin, daha sonra Parkinson hastalığı veya demans gelişen kişiler, teşhis konulmadan çok önce canlı rüyalar gördüklerini bildirmişlerdir. Benzer şekilde, multipl sklerozlu bazı hastalar rahatsız edici rüyalar ile hastalığın alevlenmesi arasında bir ilişki olduğunu belirtmektedir.
Kabuslar ile otoimmün hastalıklar arasındaki ilişki yalnızca anekdotsal değildir; titiz bilimsel araştırmalarla desteklenmektedir. Çevrimiçi ankete ek olarak Sloan’ın ekibi, lupus da dahil olmak üzere sistemik otoimmün romatizmal hastalıklarla yaşayan bireylerle kişisel görüşmeler gerçekleştirdi. Anlatımlar tüyler ürpertici derecede canlıydı; katılımcılardan biri “insanların derisinin döküldüğüne” tanık olacak kadar korkunç rüyalar anlatıyordu.
Çalışmanın bulgularının klinik uygulama için önemli etkileri vardır. King’s College London’dan Romatolog David D’Cruz şunu belirtiyor: “Bu araştırma, kabuslar ve lupus alevlenmeleri arasında bir bağlantı olduğuna dair kanıt sağlıyor ve biz, daha fazla doktorun kabuslar ve diğer nöropsikiyatrik semptomlar hakkında soru sormasını şiddetle teşvik ediyoruz.” Aslında ankete katılan uzmanların çoğunluğu, otoimmün alevlenmeleri daha erken tespit edip tedavi etmenin bir yolu olarak kabuslar hakkında bilgi almaya açık olduklarını ifade etti.
Rüyaların gizemli dünyasının derinliklerine indikçe, bunların fiziksel ve zihinsel sağlığımız hakkında hayati ipuçları taşıyabileceği giderek daha belirgin hale geliyor. Sloan’ın çalışması, yaklaşan sağlık krizlerine dair uyarıları fısıldayabilen rüyalarımızı dinlemenin öneminin altını çiziyor. Bir katılımcının ifadesiyle, “Rüyalarımız bize gerçekten bir şeyler anlatıyor olabilir.” Bilim insanları uyku ve otoimmün hastalıklar arasındaki karmaşık ilişkiyi çözmeye devam ettikçe, kabusların sadece gece rahatsızlıklarından daha fazlası olabileceği, vücudumuzun alarmı çalma şekli olabileceği açıkça görülüyor.
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.