Hamilelikte DNA’daki Antik Virüslerin Rolü
Son yapılan bir araştırma, hamilelik sırasında ve kan kaybı durumlarında DNA’mızda antik virüs parçalarının uyandığını ortaya koydu. Bu uyanış, vücutta kırmızı kan hücrelerine olan talebin artmasına neden oluyor.
Yurt dışında gerçekleştirilen bir araştırma, uzun süredir uyku halinde bulunan virüs parçacıklarının, ihtiyaç duyulduğunda kırmızı kan üretimini artıran bağışıklık yanıtını tetiklediğini belirledi. Bu ilginç bulgu, hamilelik döneminde farelerde gerçekleştirilen kan oluşturan kök hücreler analizi sırasında ortaya çıktı. Araştırma, retrotranspozon olarak bilinen genetik kod parçalarının hamilelik sırasında nasıl aktif hale geldiğini gösterdi.
Hematopoietik kök hücrelerin, hücrelerin uzun süre unuttuğu bir viral süreci yeniden ortaya çıkardığı tespit edildi. Ancak bu durum bazı riskler de taşıyor; çünkü uyanan viral parçacıklar, genetik yapıda değişikliklere yol açabilecek şekilde bir yerden bir yere sıçrayabiliyor.
Hamile ve hamile olmayan kadınlardan alınan kan örnekleri üzerinde yapılan analiz, farelerde görülen retrotranspozonların yeniden aktif hale gelmesinin insanlarda da olabileceğini ortaya koydu. Bu süreç, farelerde engellendiğinde, hayvanların anemi geliştirdiği gözlemlendi. Anemi, kırmızı kan hücrelerinin sayısının azalması durumudur ve hamile kadınlar, vücutlarındaki ek yük nedeniyle bu duruma daha yatkın hale gelebilirler.
Yurt dışında görev yapan bir araştırmacı, “Bu durum, beklediğimizin tam tersine bir sonuç” diyerek, hamilelik döneminde genetik bütünlüğü korumanın ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Bu araştırmacı, “Genomumuzda yüzlerce retrotranspozon dizisi var. Neden bunları kalıcı olarak inaktive etmiyoruz, bazı türlerin yaptığı gibi? Onların bizler için bir adaptif değer taşıdığı kesin,” ifadelerini kullandı.
Retrotranspozonlar genellikle ‘çöp DNA’ olarak adlandırılsa da, aslında birçok genetik kalıntının hâlâ aktive olabileceği ve bazen bu durumun yararımıza olabileceği bilinmektedir. Araştırma ekibi, retrotranspozonların bir sinyal proteini olan interferonu aktive ettiğini ve bunun sonucunda hematopoietik kök hücrelerin aktivitesinin arttığını gözlemledi.
Bu araştırmacı, “Bu çalışma, doku yenilenmesini düzenleyen mekanizmalar hakkındaki düşüncelerimizi değiştirdi. Şu ana kadar sadece kan oluşturan sistemde gözlemledik, ancak diğer tür kök hücrelerin de retrotranspozonları ve bağışıklık sensörlerini kullanarak doku yenilenmesi sırasında kök hücreleri aktive edebileceğini düşünüyoruz,” dedi.
Bu yeni çalışma, ‘çöp DNA’ teriminin yanıltıcı olduğunu gösterirken, aynı zamanda hamilelik döneminde anne ve bebeği korumak için devreye giren doğal savunmalar hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlıyor. İnsanlar açısından, atalarımızdan kalma viral enfeksiyonlardan miras kalan DNA, tüm genomumuzun yaklaşık %8’ini oluşturuyor. Bilim insanları, bu genetik kod kaynağının önemini anlamaya devam ediyor.
Yurt dışında görev yapan bir araştırmacı, “Bu bulgular, hamilelikte anemiye katkıda bulunan temel mekanizmaları anlamamıza yardımcı oluyor. Bir sonraki adımımız, retrotranspozonların hastalardaki işlevlerini daha derinlemesine incelemek için klinik bir deneme başlatmak,” şeklinde konuştu.
Ne düşünüyorsunuz?
Fikrini bilmek güzel. Yorum bırakın.